İngilizcede Burun Kelimesinin Anlamı, Kullanımı ve Detaylı Açıklaması
İngilizce öğrenmeye başlayan herkesin aklından geçen sorulardan biri şudur: "Burun İngilizce’de ne demek?" Bu kelime ilk bakışta çok basit gibi görünse de, aslında sadece insan anatomisini değil; coğrafi terimleri, ifadeleri ve hatta bazı deyimleri de kapsayan geniş bir anlama sahiptir.
Bu yazımızda, “burun” kelimesinin İngilizce karşılığını detaylı bir şekilde inceleyecek, kullanım örnekleriyle birlikte farklı anlamlarını da açıklayacağız.
Burun Kelimesinin Temel Anlamı: Nose
Burun = Nose
Türkçedeki “burun” kelimesinin İngilizce’deki en temel karşılığı “nose” kelimesidir.
Örnek cümle:
“Burnum akıyor.” → “My nose is running.”
Anatomik olarak, nose kelimesi insan vücudundaki koku alma ve solunum organını ifade eder. İngilizce konuşulan ülkelerde çok yaygın bir kelimedir ve tıbbi literatürde de bu şekilde kullanılır.
Coğrafi Anlamı: Cape
Coğrafi Burun = Cape
“Burun” kelimesi yalnızca anatomik değil, coğrafi bir terim olarak da kullanılır. Özellikle denizle ilgili konularda “burun” ifadesi, kara parçalarının denize doğru uzandığı çıkıntılı yerleri tanımlar.
İngilizce’de bu kullanım için doğru karşılık: cape
Örnek:
“İnceburun’da kamp yaptık.” → “We camped at the İnce Cape.”
Dünyaca bilinen bazı örnekler:
Cape Horn (Güney Amerika)
Cape of Good Hope (Ümit Burnu – Güney Afrika)
3. Fiil ve İfade Olarak Kullanımı
3.1 Nose (Fiil olarak)
İngilizce’de “nose” kelimesi bazen fiil olarak da kullanılır. Bu kullanım, bir şeyi koklayarak bulmak ya da burnunu sokmak anlamındadır.
Örnek cümleler:
“The dog nosed around the garden.” → Köpek bahçede burnunu her yere soktu.
“He tried to nose into our business.” → İşimize burnunu sokmaya çalıştı.
3.2 Deyimsel Kullanımlar
To turn up one’s nose at something → Bir şeyi küçümsemek
To be right under one’s nose → Gözünün önünde olmak
Bu deyimler günlük konuşma İngilizcesinde oldukça yaygındır ve “burun” ile ilgili anlamlar taşır.
Burun Şekilleri İngilizce’de Nasıl Tanımlanır?
Düz burun | Straight nose |
Kalkık burun | Upturned nose |
Kancalı burun | Hooked nose |
Patates burun | Bulbous nose |
Sivri burun | Pointed nose |
Burun ile İlgili İngilizce Kelime ve Terimler
Nostrils | Burun delikleri |
Nasal | Burunla ilgili (tıbbi) |
Smell | Koku alma |
Sniff | Koklamak, burnunu çekmek |
Sneeze | Hapşırmak |
Runny nose | Akan burun |
Stuffy nose | Tıkalı burun |
“Burun” kelimesinin İngilizcesi sadece “nose” mudur?
Hayır. Genelde “nose” olsa da, coğrafi anlamlarda “cape”, deyimlerde ise farklı kelimeler ve yapılar kullanılabilir.
“Burnu havada” İngilizce’de nasıl denir?
- He/She is stuck-up.
- He has his nose in the air.
Burun estetiği İngilizce’de ne anlama gelir?
- Rhinoplasty veya daha yaygın ifadeyle nose job denir.İngilizce’de “burun” kelimesinin karşılığı sadece “nose” değildir. Kullanım bağlamına göre cape, sniff, nasal, hatta deyimsel ifadeler gibi çok farklı şekillerde çevrilebilir. Bu nedenle, kelime öğrenirken mutlaka bağlamı göz önünde bulundurmak gerekir.
İngilizce Burun Kelimesi ile ilgili Cümle Örnekleri
Kolay Seviye (Beginner)
This is my nose.
→ Bu benim burnumdur.
She has a small nose.
→ Onun küçük bir burnu var.
My nose is cold.
→ Burnum soğuk.
I touched my nose.
→ Burnuma dokundum.
He broke his nose.
→ Burnunu kırdı.
Orta Seviye (Intermediate)
My nose is running because I have a cold.
→ Burnum akıyor çünkü soğuk algınlığım var.
She wears glasses that sit perfectly on her nose.
→ Burnunun üzerinde mükemmel oturan gözlükler takıyor.
He has a sharp nose and blue eyes.
→ Sivri bir burnu ve mavi gözleri var.
I can't breathe well through my nose.
→ Burnumdan iyi nefes alamıyorum.
The smell was so strong that it hurt my nose.
→ Koku o kadar güçlüydü ki burnumu acıttı.
Zor Seviye (Advanced)
Despite the swelling, the doctor said my nasal bone isn’t broken.
→ Şişliğe rağmen, doktor burnumun kemiğinin kırılmadığını söyledi.
She wrinkled her nose in disgust when she smelled the rotten eggs.
→ Çürümüş yumurtaların kokusunu aldığında burnunu tiksintiyle buruşturdu.
He has a keen nose for finding trouble. (İfade, mecaz anlamda)
→ Belayı bulma konusunda keskin bir sezgisi var.
The perfume irritated my nose and made me sneeze.
→ Parfüm burnumu tahriş etti ve hapşurmama neden oldu.
His nose bled for several minutes after being hit.
→ Darbe aldıktan sonra burnu birkaç dakika boyunca kanadı.